Ziya Zakir ACAR “OXU TAR!”
Tarih : 2020-07-13
Tüm Yazılar

Ziya Zakir ACAR



“OXU TAR!” 

 


Eski Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle 1990’dan itibaren bağımsızlık ve özerklik kazanan Kafkaslar ve Orta Asya’daki Türk dilli halklar 73 yıl Sovyetlerin işgali altında kaldı. Sovyetlerin dağılma sürecinde 15 devlet bağımsızlığını ilan etti. Türk dilli halklardan bazıları bağımsızlık uğruna soykırıma maruz kaldı,  toprakları işgal edildi.  En başta Can Azerbaycan…
Çeçenistan, Dağıstan, Kırım, Kalmuklar, Karaçaylar ve Malkar Türkleri bağımsızlık kazanamadı, özerklik adı altında Rusya’ya bağlı kaldılar. Geçmiş yıllarda Çeçenistan bağımsızlık için büyük mücadele verdi, Çeçen halkı tarihin en acı ve acımasız zulmüne maruz kaldı. İki defa ilan ettikleri bağımsızlık kısa süre içinde Rusya’nın istilası ile kanlı şekilde bastırıldı.
Bilindiği üzere Dağıstan; Rusya Federasyonu'nun Avrupa'daki kesiminin güneyinde yer alan Dağıstan, Kafkas Dağları'nın kuzey yamacının en doğu ucundan 50.278 km² bir alanı kaplar. Güney ve batısı Güton dağında 3646 metreye, Bazardyuzu (Pa Dağı'nda da 4480 metreye ulaşan Kafkas Dağları'nın ana doruk hattıyla çevrilidir.) Doğusunda Hazar Denizi, kuzeyinde Kalmuk Özerk Cumhuriyeti, batı ve kuzeybatısında Çeçenistan ve Kuzey Kafkasya, güneybatısında Gürcistan ve güneyinde de Azerbaycan yer alır.
 Dağıstan'ın nüfusu 14 Ekim 2010 itibarıyla 2.910.249'dur. Türk halkları olan Kumuklar, Avarlar, Azerbaycan Türkleri ve Nogaylar nüfusun % 65 'ini oluşturmaktadır.
Kumuklar veya Kumıklar, çoğunluğu Dağıstan'da olmak üzere Kuzey Osetya ve Çeçenistan'da yaşayan, Azerbaycan Türklerinin ardından Kafkasya'daki en kalabalık ikinci Türk halkıdır. Kumuk adının geçtiği en eski kaynak, Kâşgarlı Mahmud'un Divân-ı Lügati't-Türk adlı eseridir. Kâşgarlı Mahmud, Kumuk kelimesinin karşılığı olarak "Bir zaman yanında bulunduğum beylerden birinin adı" der. Anlaşılıyor ki Kumuk Türkleri, daha XI. yüzyılda kendi adlarıyla tarih sahnesindedirler. Nogaylar, Don ve Kuban ırmakları arasındaki alanda Astrahan yöresinde varlığını sürdüren Türk dillerinden Nogayca'yı konuşan bir Türk boyudur.
1988 yılından itibaren bağımsızlık mücadelesi veren Azerbaycan’ın topraklarının %20’den fazlası Rusya’nın desteğinde Ermenistan tarafından işgal edildi. Karbağ’ın Şuşa, Ağdam, Fuzuli, Cebrayıl, Laçın, Esgeran, Hankendi, Kelbecer, Gubatlı, Zengilan, Hocavend, Ağdere ve Hocalı bölgeleri, kasaba ve köylerde büyük katliamlar yaşandı, işgal bölgelerinden bir milyon Azerbaycanlı yurtlarından sürgün edildi. 26 Şubat 1992 gecesi Hocalı ’da yaşanan soykırımın dünyaya duyulmasıyla, Azerbaycan topraklarında yaşanan vahşetin boyutları ortaya çıktı, fakat diğer bölgelerde yaşanan insanlık vahşeti örtbas edildi.
28 Nisan 1920’de Sovyetler Birliği tarafından bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti işgal edildi, işgalin tam olarak gerçekleşebilmesi için çoğu ilim adamı, gazeteci, yazar, şair, siyasetçi, çeşitli dallarda sanatçı, işadamı, velhasıl toplumun okumuş, seçkin insanları siyasi baskılara maruz kaldı, kurşuna dizildi, sürgünde ve tehcir sırasında binlerce insan hayatını kaybetti.
 Azerbaycanlı erkekler ecnebi kadınlarla (Rus, Ermeni, Gürcü) evlenmeye, KP üyesi olmaya mecbur edildi. Toplumun seçkin simaları üzerinde uygulanan “temizlik harekâtı” ile halk önderlerinin büyük çoğunluğunu ortadan kaldırdı. Geri kalan halk kesim kömür, taş ve maden ocaklarında, pamuk ve ziraat tarlalarında ırgat olarak çalıştırıldı. Köylerden toplanan kadın-erkek, eli iş tutan herkes her sabah kamyonlara doldurularak akşama kadar tarlalarda köle gibi çalıştırıldı. Köyde kalan yaşlı ve hasta insanlara, ebeveyni çalışan çocuklara bekçilik yaptırıldı. Akşam tarladan köye dönen aileler çocuklarını sokak aralarından, konu komşunun evinden toplardı. Sahipsizliğe terkedilen çocukların çoğu aç, susuz, sefalet içinde büyüme çağındayken hayatını kaybetti.
Toplumun nüfus artışı sistemli şekilde azaltılmaya çalışıldı. İnsanlık dışı şartlara dayanamayan pek çok insan intihar etti, pek çok insan da inmeden ve kalp krizinden vefat etti…
Azerbaycan’ın halk şairi Mikail Müşfik (Mikayıl Müşfiq) (1908-1938), Yazdığı şiir ve yazıları yüzünden 27 yaşında tutuklandı.  Mikail Müşfik, 1938 yılında kurşuna dizilerek infaz edildiğinde 30 yaşındaydı.
Eşi Dilber Ahundzade (Dilbər Axundzadə) Mikail Müşfik’le beraber tutuklanmış, 11.03.1939’da hastalık sebebiyle tahliye edilmiştir. Mahkûmlara uygulanan “hastalık tahliyesi” merhamet ve adil davranışla ilgili değildir. Sovyetler döneminde tahliye kararı iki sebeple uygulanırdı:
1- Milyonlarla tutuklunun sürgün ve hapishane hayatı, Sovyetler Birliği için ciddi ekonomik külfet oluşturduğundan, sistemin işlemesini kolaylaştırmak için “hastalık tahliyesi” uygulanırdı. 2-Siyasi kanallarda adamı olan mahkûm yakınları rüşvetle yakınlarını kurtarmaya çalışırdı. Bu iki yolun dışında tahliye ancak ölümle mümkündü…
Mikail Müşfik için her iki ihtimalde yoktu. Bolşevikler onu ömrünün bahar çağında, arzularına doymadan hayattan koparttı. Fakat o, tek bir şiiri ile (Oku, tar!) Proletarya saltanatını yerle yeksan ederek bu dünyadan gitti. Genç yaşına rağmen daha sağlığında Azerbaycan’ın önde gelen fikir adamlarından olmuş, büyük başarılara imza atmış, kütüphane denilebilecek çapta eserler bırakmıştır. 
Mikail Müşfik’in bestelenmiş meşhur eserleri arasında “oku tar!” (çal tar!) ve “yine o bağ olaydı” (yine o yazlık olaydı) şiirleri sadece Azerbaycan’da değil, Türk dilli halklarda en çok rağbet gören edebi eserlerin başında gelir. Mikail Müşfik’in pek çok şah eseri değişik dillere, o cümleden Batı dillerine tercüme edilmiştir.
“Oku tar”, avcı elinden kurtulmak isteyen yaralı ceylanın yalvaran bakışlarıdır adeta.
“Oku tar”,  insanın insana reva gördüğü zulmü, hayvanların hayvanlara reva görmediğini gösteren bir ibret kitabesidir.
“Oku tar”, yüreğinde taşıdığı Allah inancı ve vatan aşkı uğruna maruz kaldığı zulme baş eğmeyen bir kahramanın destanıdır.
“Oku tar”, öylesine ustalıkla yazılmıştır ki, şiiri okurken adeta yüreğinizin susuzluktan kavrulduğunu, içinizin garip duygularla titrediğini hissedersiniz.
“Oku tar” şiiri, başlı başına çalışma konusu olabilecek bir muhtevaya sahiptir.

OXU TAR
Oxu, tar, oxu, tar!…
Səsindən ən lətif şeir dinləyim,
Nəğməni od tutub alışan duyğuma
Qəlbimə çiləyim. Oxu, tar!..
Səni kim unudar?
Oxu, sevgim mənim! Oxu, arzum mənim!
Oxu, ürəyim!.. Oxu tar!
Səni kim unutar? Oxu, tar!..

Oxu, tar, oxu, tar!…
Ey ana yurdumun şirin şərbəti!..
Oxu, tar, oxu, tar!…
Bakimin, Gəncəmin, Şəkimin, Şirvanımın
Alovlu sənəti…
Milim, Muğamının, Şuşam, Naxçıvanımın
Böyük məhəbbəti…
Oxu, ürəyim!.. Oxu tar!
Səni kim unutar? Oxu, tar!..

Ey böyük xalqımın şirini, şərbəti,
Alovlu sənəti,
Ülvi məhəbbəti!,.
Ey tarçı, çal, oxu!
Könlümü al, oxu!
Vur sazı sinənə,
Çal, aşıq, çal, oxu!
Qəlbimi al, oxu!..
Rahmet ve minnetle anıyoruz…

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası