Arslantürk AKYILDIZ YİNE 24 NİSAN..!
Tarih : 2022-04-27
Tüm Yazılar

Arslantürk AKYILDIZ



Her yıl olduğu gibi, bu yılda  aynı nağmeler bütün gücüyle söylenmeye devam etti kıymetli okuyanlarım.. Ermeni Diaspora teşkilatları ve Ermenistan Devleti ile bazı çevrelerin desteklediği,  tarihi gerçeklerden uzak Türklük düşmanı eylem ve ifadeler, dünyada rağbet görür hale geldiği de anlaşılmaktadır.
 
“24 Nisan olayları” olarak bilinen hadiseler, aslında Osmanlı Devleti’nin kendi güvenliğini sağlamak için, terör faaliyetlerini organize eden kişileri tutuklamasından ibaret bir olaydır. Birinci Dünya Savaşı’nın en sıkıntılı sürecinde, isyan hazırlıkları yapan Ermeni Taşnaksutyun ve benzeri terör odaklarına karşı, her devlet gibi Osmanlı devleti bunların ileri gelenlerini tutuklamak zorunda kalmıştı..
 
Bu durum karşısında başka ne yapılabilirdi ki..? Böyle bir eylem karşısında her devletin başvuracağı bu yolu izlediği için kimsenin Osmanlı Devletini suçlamaya hakkı olmamalıdır.
 
Ancak bu konuda Ermenistan Devleti, Ermeni Diaspora teşkilatları ve bunları destekleyen devletlerin, olayları tersyüz ederek yaptıkları karalama kampanyaları yıllarca artarak devam etti.
 
Günümüzde, bu konu ile alakalı olarak dünyanın bize bakış tarzını söylemeye dilim varmıyor. Hiçte hak etmediğimiz “ Soykırımcı, Katliamcı, Vahşi Millet ” yakıştırmaları ile karşı karşıyayız maalesef..
Uluslararası arenadaki parlamentolardan aleyhimize kararlar çıkarılırken, bazı ülkelere “ Türkler Ermeni soykırımı yapmamıştır” ifadesini kullanmak, suç kapsamına alındı. Türkiye’yi soykırımcı olarak suçlayan kitle, bu konudaki hedeflerine ABD başkanının kullandığı “soykırım” ifadesiyle daha da yaklaşmış oldular. Bu kitlenin hedefe tam olarak ulaşmak için yapacağı bir sonraki hamla ise Milletler arası mahkemelerde aleyhimize açılacak davalar olacağı muhtemeldir. Mahkemelerin bu şartlar içerisinde vereceği kararları kestirmek için müneccim olmaya gerek yoktur..
 
Uluslararası arenada yaşanan asılsız iddialara ne kadar acıdır ki ülkemizden de destek veren kişiler bulunmaktadır. Bu kişiler Milli İrademizin tecelli ettiği yer olan Gazi Meclisimizin çatısı altında dahi bu hezeyanları dillendirilme cesaretini göstermişlerdir. 
 
Burada asıl üzerinde durulması gereken kendi içimizde yaşadığımız bu durumumuzdur.. Dünyada bizim aleyhimize benzeri birçok gelişme olduğu halde, halen savunma psikolojisinden bir türlü çıkamayışımız nedendir acaba..? Gazi  meclisimizin içerisinde  ve başka alanlarda  bu yalan ve iftiralarla dolu, tarihi gerçeklerle bağdaşmayan hezeyanları savunanlar nasıl çıkabiliyor.. Önce bunların cevaplarının verilmesi gerekmiyor mu..?
 
Maalesef biz,  Prof. Dr. İlber Ortaylı Hocanın da belirttiği gibi bu işi bir türlü ciddiye alamadık.. Dönemin olaylarını ya gereği gibi araştıramadık, ya da yapılanları bilimsel bir bakış tarzıyla değerlendirip, bütün vasıtaları kullanarak içi ve dış kamu oyunu aydınlatamadık.. Olayın artık hukuki bir zemine kaymaya başladığını , aleyhimize birçok davaların açılmaya başladığını daha yeni fark etmeye başladık.. Daha vahimi bu uğurda ciddi çalışmalar yapanlar,  Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ve ekibine yapıldığı gibi, önleri kesildi ve küstürüldü zaman zaman.. 
 
Tarihi gerçekler , bu olaylarda bizim hiçte suçlu olmadığımızı ortaya koymasına rağmen, bir türlü savunma psikolojisinden kurtulamadık.. Sanki doğruları söyleyip, bunun için çalışmaya başlamak bir suçmuş gibi lanse edilir oldu. Ermeni çevrelerinin dünyanın hemen her yerinde aleyhimize estirdikleri kin ve nefret fırtınalarını,  cılız bazı tepkilerin gölgesinde adeta suçluluk psikolojisi ile seyretmekle yetindik..
 
Şimdilerde, Azerbaycan ordusu karşısında adeta dağılmış bir Ermenistan, barışa yanaşmamak için adeta ayak diriyor. Halen uluslar arası arenada bizi soykırımcı olarak lanse etmek gayretinden vazgeçmiyorlar.. 
 
Ermenistan başta olmak üzere  dünyanın birçok yerinde aleyhimize diktikleri bizi karalayan  yüzlerce anıt orta yerde  iken, maalesef biz Iğdır’daki “Şehit Türkler Anıtını” istenilen şekle bir türlü getiremedik.. Daha neyi tartışıyor ve protesto ediyoruz.. Bizim, sesini kendimizin dahi duymakta zorlandığımız cılız protestoları kim kaile alı ve inanır ..?

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası