Cabbar ŞIKTAŞ BİR ÜLKEYİ YIKMAK KOLAY MI SANDINIZ
Tarih : 2022-11-04
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



BİR ÜLKEYİ YIKMAK KOLAY MI SANDINIZ


Fars yönetimi her ne kadar tarihsel anlamda deneyime sahip olsa da, Türklerin tarihsel geçmişi daha derin ve tecrübelerle doludur.
Türkler bu zamana kadar 16 devlet kurdu.

Devletin ne demek olduğunu çok iyi bilirler.

40 küsür gündür İran’da bir kadının yaşamını yitirmesinin ardından eylemler yapılıyor.

85 milyonluk bir ülkede küçük çaplı eylemlerin olması çok normaldir.

Anormal olan baskı var diyenlerin sokakta eylem yapmasıdır.

İran’da yaşanan hadiselerle ilgili telefon edip değerlendirmesine başvurduğum  kişilerden aldığım netice şöyledir;

Sosyal ağlarda söylendiği gibi bir durum yoktur. Tahran’da ve Tebriz’de sokağa çıkan sınırlı sayıdaki öğrenci eylemi oldu ve bitti, bazı illerde küçük çaplı ve kısa süreli bazı eylemler oluyor.  

Bu öğrenci gruplarını organize eden PKK’nın İran uzantısı PEJAK’tır.

Mahsa Amani’nin vefatının 40. günü İran’ın Kürdistan bölgesinde toplanan kalabalık, eylemlerini zaman zaman sürdürüyorlar. Bu eylemler çatışma şeklinde değil, daha çok kepenk kapama şeklindedir.

İran’ın Kürdistan bölgesinde yaşanan olayları, Tebriz’de yaşanıyormuş gibi sosyal paylaşım sitelerinde paylaşan troller, Tebriz’i ayağa kaldırma derdindedirler.
Tebrizli bu oyuna gelmiyor.

Ancak özellikle Türkiye’de bu algıyı yaratma peşinde olan gruplar mezhep taassubu sebebiyle çok yoğun bir uğraş içerisindedirler.

Elbette bir gün Güney Azerbaycan Türk Cumhuriyeti Kurulacak.

Bu cumhuriyet belki de İran’ın tamamına hükmedecektir. Ama batının maşası olan grupların derdi başka. Molla rejimi karşıtlığı puan topluyor. Zira bu olumsuz havanın yaratılmasına vesile olanlar da yine Molla diye aşağılamak adına hitap edilen din adamlarıdır. Ama asıl amaç başka, asıl amaç İran’ı üçe bölmek, Suriye örneği bir ders olması gerekirken görmezden gelmek büyük bir gaflettir.

Yani bir devlet ha deyince yıkılacak olsa, dünya üzerinde her gün bir devlet yıkılır, bir devlet kurulurdu.

Yanı başımızdaki komşumuz 18 milyon nüfusa sahip Suriye'de yaşananlar hepimize malum.

Kimi bir hafta içinde Emevi Camiinde namaz kılacağım diyordu, kimisi Suriye’nin rejimini değiştireceğiz diyordu, kimisi de artık Suriye diye bir ülke kalmayacak hevesi taşıyordu.

Ama olmadı… Fakat, ülkemizin kuzey sınırında otorite boşluğu oluştu, milyonlarca mülteci ülkemize akın etti. Ülkemizin demografik yapısını bozdular. Her gün uyum sorunu yaşadığımız bu insanlardan ötürü huzursuzluk yaşıyoruz. Hakeza Afganistan’da iktidar değişimi bahanesiyle yine milyonlarca Afgan ülkemize akın etti ve şehirlerimiz tabir yerindeyse göçmenlerin istilasına uğradı.

Kuzeyimizdeki Suriye’de şu an üçe, dörde bölünmüş bir yapı var. Bir tarafta PKK hakimiyeti, bir tarafta ÖSO hakimiyeti, bir tarafta IŞİD, El Nusra hakimiyeti hüküm sürmektedir. Ve bölgede bir türlü istikrar sağlanamıyor. Bunun en büyük faturasını da yine Türkiye ödüyor.

HESAP BÜYÜK OYUNCULAR KÜÇÜK

Küçük hesaplarla bir ülkenin yıkılmasını isteyen gruplar, büyük bedeller ödeneceğinin hesabını yapmazlar.

Batının ve bölgede huzur istemeyen güç odaklarının maşası konumundaki yapıların sürekli algı yaratma amacı, ABD Başkanı Jon Biden’in bugünkü açıklamısında; “İran’a özgürlük getireceğiz” sözü kargaşadan beslendiklerini göstermektedir.

“ABD Irak’a, Suriye’ye, Afganistan’a da özgürlük götürmüştü(!)” 

Yaratılmak istenen kargaşada İran'ın bölünmesi ve kaynaklarının batı tarafından talan edilmesi hesaplanmaktadır.

Hepimiz biliyoruz ki İran’da bir rejim değişikliği olacağı vakit bu “laylaylom”la olacak bir durum değildir. Suriye ve Afganistan örneğinin çok daha beteri bir durumla karşılaşılacağı muhakkaktır.

Henüz böyle bir durum yok ama, olasılık üzerinden yürüyecek olursak yaşanacak olumsuzluğun faturası özellikle hem o belde de yaşayan insanlarımızdan hem de hiç şüphesiz ülkemizin tümünden çıkacaktır.

Dikkatinizi çekerim, İran’da yaşanan aslında çok basit ama algıda çok büyük olaylarla alakalı, iktidar ve muhalefet partilerinden henüz hiçbir yorum gelmemiştir.  Çünkü iktidar ve muhalefet ülke çıkarları doğrultusunda hareket etmekte, Suriye ve Afganistan gerçeğini de çok iyi tecrübe etmektedirler.  

Yani Tebriz’in devlet olmasını isteyenler Tebriz’i sevdiklerinden istemiyorlar, amaçlarına ulaşmak için Tebriz’i kullanma peşindedirler. Bu hareketlerinin Türkiye’de nasıl yankı uyandıracağını da çok iyi biliyorlar.

Hiç şüphe yok ki, Fars’ın canı cehenneme ama insanlarımın katledilmesine seyirci kalayım düşüncesi de bir o kadar küstahlıktır.  

Amaca ulaşmak için PEJAK ile iş tutanların gerçek yüzleri zamanla ortaya çıkınca utanacaklarını sanmıyorum.

Çünkü ikisi de aynı yerden talimat alıyor.

Birisi Türkçülük adına talimat alıyor, birisi Kürtçülük adına.

Yani ikisinin de hizmet ettiği merkez aynıdır.

Defalarca yazdık, çizdik.

Mesela; İngiltere’de bir binada birkaç televizyon aynı anda yayın yapıyor. Birisi Şia’ya küfrediyor, diğeri Sünni’ye küfrediyor.

Yani bunların kime hizmet ettiğini anlamak için filozof olmaya gerek yok!

Sözüm ona bölgemizde baş veren hadiselerin doğru yorumlanması gerekmektedir. Bu bölgede insanlarımız çok bedeller ödediler.

Halen de ödüyorlar.

Ülkemiz bu bedelleri öderken telaffuzu bile imkansız olan rakamlar boş yere harcandı.

Dış güçler derken aslında boşa denmiyor, ama dış güçlerin içteki maşalarının da görülmesi gerekmektedir.

Dediğim gibi Fars’ın canı cehenneme, ama illa da düşman kazanmak için çaba sarf etmenin hiçbir manası yoktur.

Şunu herkes çok iyi biliyor.

Devletlerin her ne kadar duygusal bağları olsa da her devlet önce kendi kazanımına bakar.

Bugün İran ile Azerbaycan’ın arasını açmak için koro halinde bir mücadele veriliyor. Ve bu iş yapılırken de mahalle baskısı ile herkesin bu işe dahil olması isteniyor.

Yanlış her zaman yanlıştır. Bir ülkeyi, rejimini, sistemini beğenmeyebilirsiniz. Ama yapacağınız düşmanlığın size bir şey kazandırmayacağını düşünüyorsanız, daha temkinli hareket etmelisiniz.

Ancak ne İran’da ne de Azerbaycan’da bu hassasiyeti göremiyorum.

Ya da var ise kamuoyuna yansıtılmıyor.

Demem o ki kör taassuplarla olaylara yaklaşanlar kaybederler.

Bu İran için de geçerlidir, İran’a karşı olanlar için de geçerlidir.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası